Sinema ve Kadın Karakterlerinin Temsili

Sinema ve Kadın Karakterlerinin Temsili

“Kahramanın bin bir yüzü olsa da cinsiyeti değişmez biçimde aynı olmuştur: Erkek. ” 

                                                                                                                                                         William Indick

Medya, tüm organlarıyla birlikte toplumsal algının şekillendirilmesinde önemli bir role sahiptir. Alımlayıcı; medya üzerinden kendisine sunulan ürünle etkileşime girecek, bu ürün üzerinden yayılan kodları çözümleyecek, onlarla uzlaşacak veya reddedecektir. Alımlayıcıyı verilen ürünün tamamını kabul eden pasif bir özne olarak çizmek ne kadar yanlış olsa da medya üzerinden ulaştırılan mesajlar zamanının ruhunun ve kullanıcı algısının şekillendirilmesinde son derece etkilidir. Bu çerçevede 20.yüzyıldan itibaren kitleleri peşinden sürükleyen ve biz farkında olmasak da hayatımızda oldukça önemli bir yeri olan sinema sanatı da toplumsal cinsiyet rollerinin üretilmesi, yeniden üretilmesi veya yıkılmasında bir araç olarak kullanılabilir. Bu yazı sinemada kadın karakterlerin temsili konusunda giriş niteliğinde yazıdır.

Sinemada kadın karakterlerin temsili konusunda karşılaşılan sorunların başında bu karakterlerin var olan toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirecek biçimde yaratılması gelmektedir. Bu karakter anlatımları genellikle ataerkil kültürle bir uyum içerisindedir. Bir metin olarak film, çoğunlukla erkek karakterler üzerinden inşa edilir ve kadın karakterler bu metin içerisinde kahraman olmaktan uzaktır.

 

Sinema

Sinema

Geçmişten Günümüze Kadın Figürü

Joseph Campbell  “Yeryüzünde ikamet edilmiş her yerde, bütün çağlarda ve her koşulda, insana ait mitler türemiştir ve bu mitler insanın vücudunun ve aklının eylemleriyle ortaya çıkan ne varsa hepsinin esin kaynağıdır.” der.  Bu nedenle bugün yaratmaya veya yeniden üretmeye devam ettiğimiz mitlerin kaynağını mitolojide aramak hiç de yanlış olmaz. Batı temelli bir eğitimden geçen bizler için de bu arayışa modern Batı düşüncesinin temelini oluşturan Yunan Mitolojisinden başlamak yerinde olacaktır.

Erkekler tarafından yaratılan Yunan mitlerinde kadına dair hikayeler de erkek bakış açısından anlatılmıştır. Yunan mitolojisine göre önce Chaos(Kaos) vardır ve ardından Toprak Ana olarak nitelendirebileceğimiz Gaia gelir. Diğer tanrılar yer yüzünün yani doğanın kendisi olan Gaia’dan türemiş olsa da, ona olan ilgi zamanla azalmıştır. Mitolojide kadının doğurganlığının ve anaçlığın simgesi olan, Gaia anne arketipidir. Fakat mitolojide kadınların temsili bu şekilde devam etmez ve mitolojide kadın karakterlerin bir çoğu şehvet, kargaşa ve zaaflarla özdeşleştirilir. Hikayenin sonunda kutuyu açan Pandora’dır.

Pandora

Pandora, Yunan mitolojisine göre yaratılan ilk kadındır ve insanları cezalandırmak için yaratılmıştır. Zeus, ateşi çalıp insanlara armağan eden Prometheus’un kardeşine balçıktan yapılmış ve olağanüstü bir güzelliğe sahip olan Pandora’yı hediye ederken Pandora’ya ise yine özellikle açmamasını tembih ettiği ve yine balçıktan yapılmış bir kutu hediye eder. Pandora Zeus’un uyarılarına rağmen kutuyu açar ve hastalık, ölüm, kıtlık gibi bütün kötülükler serbest kalır ve dünyaya yayılır. İnsanlığı cezalandırmak için yaratılan kadın, tüm kötülüklerin sebebidir.

 

Pandora

Pandora

Medusa

Athena Tapınağı’nda yaşayan bir ölümlü olan Medusa’ya aşık olan Poseidon, bir gün eşi Athena’nın tapınağına giderek Medusa’ya tecavüz eder. Olanları öğrenen Athena ise eşini cezalandırmak yerine Medusa’yı cezalandırır ve onu gözlerine bakanların taşa dönüştüğü bir Gorgon’a çevirir. Öfkesi dinmeyen Athena bunun üzerine Perseus’u görevlendirerek Medusa’yı öldürtür. Anlatının en suçsuz ismi olan Medusa hikayenin sonunda suçlu olmuş ve “insanların kahramanı” Perseus tarafından öldürülmüştür.

Helen

Evli olduğu Menelaus’u  aldatarak büyük bir savaşa sebep olmuş ve Truva’yı yıkıma sürüklemiştir.

Aphrodite

Güzelliği ile bilinen Tanrıça Aphrodite “düzenbaz” olarak nitelenmektedir. Çünkü kendisi, eşi Hephaestus’u aldatmıştır. Ayrıca bir ölümlüye aşık olan Aphrodite, ölümsüz olduğu için reddedilince şekil değiştirerek ölümlü bir kadın şekline bürünmüştür.

 

Medusa'nın Ölümü-Cellini

Medusa’nın Ölümü – Cellini

Görüldüğü üzere kadın karakterler çoğunlukla yıkım, şehvet ve zaafla özdeşleştirilmiş. Kadının, doğurganlık ile başlayan hikayesi zamanla aldatma, düzenbazlık ve kötülüğe evrilmiştir. Modern mitlerin temeli olan antik mitler tıpkı günümüzde olduğu gibi kadını kontrol altında tutmak için anlatılagelen efsanelerdir. Erkeğin içindeki zaafa işaret eden Medusa, kurban olmasına karşın anlatının sonunda cezalandırılan taraf olmuştur. Gerçekte tüm bu kadınlar, ataerkilliğin kurbanıdır. Bu kadınların ortak özelliklerinden biri çoğunun isimlerinin geçtiği anlatılarda kahraman olmamasıdır. Kadın karakterler, mitolojide ve sinemada çoğunlukla birer kahraman değil yalnızca arketiptir. Çoğunlukla bir şeyleri sembolize ederler.  Sinemada kadınlarla özdeşleştirilen bazı karakter arketipleri aşağıdaki gibidir.

Bu kısım William Indick’in Senaryo Yazarları İçin Psikoloji kitabından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Tanrıça

Tanrıça bir ebeveyn arketipidir ve olumlu anneliği sembolize eder. Rahatlatıcı, besleyici, kibar ve evrensel bir annedir. Tanrıça arketipi, annenin çocukta gördüğü işlevi görür. Kahramanın duygusal bütünlüğe ulaşmasını sağlar. Tanrıça arketipinin bazı  örnekleri aşağıdaki gibidir:

  • Cindirella (1950/2015)  filmindeki Külkedisi
  • Uyuyan Güzel (1959/2011 ) filmindeki Uyuyan Güzel
  • Yüzüklerin Efendisi (2001) filmindeki Galadriel

Gölge Tanrıça

İdeal anne figürü olan Tanrıça arketipinin zıttı olan olumsuz bir anne arketipidir. Tanrıçanın gölgesidir ve olumsuz özelliklerin tümünü taşır. Genellikle büyücü/cadı, kötü üvey annedir. Gölge tanrıça arketipinin bazı örnekleri aşağıdaki gibidir:

  • Pamuk Prenses – Evil Queen (1937/1970)
  • Uyuyan Güzel – Malefiz (1959/2011)

Gerçek Yaşam Tanrıçaları

Duygusallık, sezgisellik ve sevgiyi sunan tüm kadın figürleri tanrıça olarak nitelendirilir. Gerçek yaşam tanrıçaları oldukça iyi olmalarına ve kadınlıkla özdeşleştirilen anaçlığı taşımalarına karşın her zaman mükemmel değillerdir.

Anima

Anima, erkeksi ve kadınsı özellikleri birleştirir ve dengenin temsilidir. Animanın taşıdığı nitelikler; duygusallık, sezgisellik, empati gibi dişil niteliklerdir. Fakat anima, tanrıça ile aynı arketip değildir. Anima genellikle bir aşık ya da erotik bir karakterdir. Tanrıça, anne olduğundan kutsaldır ve cinsellikle özdeşleştirilmez. Anima; romantik sevgi sunar, çoğunlukla aşk ilişkisidir ve erkek kahramanın sezgisel yanını tamamlar. Böylece filmin sonunda erkek karakterin gelişimi tamamlanmıştır ve artık romantik ilişkisiyle birlikte mutlu sona ulaşabilir.

Baştan Çıkarıcı Kadın – Femme Fatale

Tıpkı gölge tanrıça gibi Femme Fatal da animanın kötü yanını temsil eder. Femme Fatale, adı “kötüye” çıkan baştan çıkarıcı kadındır. Erkek kahramanı yolundan saptırır ve tehlikeye atar. Genellikle bir savaşın ortasında olan erkek kahraman, Femme Fatale kadına karşı savunmasızdır. Femme Fatale, çoğunlukla cezalandırılır ya da aşık olup animaya dönüşerek ödüllendirilir. Onun ödülü çoğunlukla onu seven erkek karakterdir. Ne olursa olsun, baştan çıkarıcı kadının “toplumda kabul görmesi için” değişmesi gerekir, değişmeyen gölge anima cezasını hak etmiş demektir.

Femme Fatale’i üreten kültürel temsiller modern yaşamın yeni kadınlarına dair eril korkuları cinsellik, felaket ve ölüm üçgeninde işlemişlerdir. Bu temsiller Femme Fatale’i karşı konulamaz cinsel cazibeye sahip, şeytani amaçları olan, baştan çıkardığı erkeklerin toplumsal statüsünü, ekonomik yaşamını ve ahlaki değerlerini yıkıma sürükleyen bir özne olarak sunarlar. Bu temsillerde Femme Fatale suça eğilimlidir, ahlaki olarak toplumsal normativitenin dışında bir yaşam tarzına sahiptir, kaos, karanlık ve ölümle iç içedir. Bu ölüm bazen erkeği bazen de kendisini bulur.

Bu temsillerde Femme Fatale’in bedeni seyirlik bir arzu nesnesi olarak sunulur. Femme Fatale mutlaka dans eder ve bu dansıyla herkesi büyüler. Femme Fatale’in ne olmadığı konusunda da kültürel temsiller mutabıktır. Femme Fatale “ideal” bir eş, “makbul” bir evlat ya da anne değildir. Temsillere göre o ölümcül bir tuzak ve tehlikeli bir maceradır. Çünkü temsillerin ideolojik mantığında Femme Fatale tam da aileyi, evliliği, anneliği ve bu kavramlar etrafında inşa edilen toplumsal normları ve değerleri tehdit eden bir figür olarak yer almaktadır. Bu bakımdan Femme Fatale’in bir öteki olarak sunulması bir yandan pronatalist politikaları güçlendirmeye yarar, bir yandan da kadınların bedenleri ve cinselliklerini denetlemeye ve normalleştirmeye yönelik stratejileri açığa vurur.” (Arpacı, M., 2019)

  • Öldüren Cazibe – Alex (1987)
  • Temel İçgüdü – Cathrine  (1992)
Temel İçgüdü

Temel İçgüdü- Sinema

Sinema ve Modern Mitler

Mitolojinin günlük hayatımızda oldukça büyük bir yer kapladığını ve bugün ürettiğimiz hikayelerin birçoğunun mitolojiye dayandığını ifade eden Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu (1949)  isimli kitabında sinema filmlerini okumak için sıkça başvurduğumuz kahramanının yolculuğu monomitini oluşturur.

 

Campbell- Kahramanın Yolculuğu

Campbell- Kahramanın Yolculuğu

 

Buna göre kahraman -ki kendisi neredeyse her zaman erkektir- önce sıradan dünyadan çıkarak doğaüstü dünyaya ilerler, burada masalsı güçlerle karşılaşır ve zafer kazanır ve sonunda bu maceradan benzerleri üzerinde üstünlük sağlayarak geri döner. Oldukça erkek merkezli olan bu yapıyı 1990 yılında yayınlanan Heroine’s Journey isimli kitabında revize eden Maureen Murdock, modern kadınlara hitap eden bir yapı oluşturarak kadın kahramanın yolculuğu paradigmasını yaratmıştır.  Buna göre kadın kahramanın yolculuğu on evreden oluşur.

Kadınsılıktan Kopuş ile başlayan yolculuk, kadın kahramanın reddettiği kadınsı ve kazanmak için çaba gösterdiği erkeksi özellikler arasındaki  dengeyi sağlamasıyla son bulur. Campbell’ınkine oldukça benzeye bir döngüdür bu fakat ondan bir o kadar da farklıdır. Kadın kahramanın macerası erkeklerin dünyasında kendine yer edinme çabasıdır. Kendisine yer edindiğini ve hem erkeklerin hem de kadınların dünyasında -yani aile hayatında- kazandığını düşünen kahraman çok geçmeden bunun bir yanılsama olduğunu ve fedakarlık yapması gerektiğini fark edecektir. Böylece kahramanın kadınsı benliğine geri dönme arzusu başlayacak ve bu çatışmaların sonunda erkeksi özellikleri ve kadınsı benliği arasındaki dengeyi sağlayan kahraman psikolojik rahatlığa kavuşacaktır.

 

Kadın Kahramanın Yolculuğu

Kadın Kahramanın Yolculuğu

 

Kadın kahramanımız canavarlara karşı savaşmaz, fantastik dünyalara yolculuğa çıkmaz. Kadın kahramanımızın serüveninin geçtiği dünya, basitçe erkeklerin dünyasıdır. Onun savaşı, kadınlığı ve dış dünyadaki rolüyle arasında sağlayamadığı dengeye karşıdır.

Sinemada Kadın Temsilinin Ölçümü

Filmlerde kadınların ne kadar temsil edildiğini anlamak için kullanılan en popüler yöntemlerden biri Bechdel Testi’dir. İsmini Amerikalı karikatürist Alison Bechdel’den alan yöntem, kurguda kadınlara ne kadar yer verildiği anlamak için kullanılır. Bechdel Testi, bir filmin ne kadar iyi olduğunu ölçmez, filmde kadınların ne kadar temsil edildiğini ölçer.

Bechdel Testi oldukça basit üç kriterden oluşur:

  1. Filmde ismi olan en az iki kadın karakter olması,
  2. Bu kadın karakterlerin birbirleriyle konuşmaları,
  3. Bu kadın karakterlerin erkekler dışında bir konuda konuşmaları,

olarak sıralanabilir. Kriterler oldukça basittir, bir filmin bu testi geçebilmesi için üç kriteri de sağlaması gerekir. Oysa günümüzde de son derece popüler olan birçok filmin bu testi geçemediği bilinmektedir. (Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi, Star Wars, Avatar…)

Bechdel Testi

Sinemada kadın temsili, hala tartışmalara sebep olmaktadır. Feminist sinemanın ve feminist film okumalarının gelişmesi ve yaygınlaşması buradaki eşitsizliğin düzeltilmesinde bir adım olabilir. Toplumsal rollerin yeniden üretilmesinde büyük bir rolü olan sinemada kadın anlatılarının güçlenmesi anlatının günlük hayata yansımasında da kuşkusuz etkili olacaktır. Sinemada kadın karakterlerin temsiline dair okumalar çok daha detaylı yapılmakta ve yapılması gerekmektedir.


Kaynakça

Indick, William, Senaryo Yazarları İçin Psikoloji, 2011

Campbell, Joseph, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu, 2021

Öz, Gülden Gevher, Seçen, Devrim, Türk Sinemasında Kadının Temsil Sorununa Alternatif Bir Yöntemle Bakmak: Bechdel Test, 2019

Arpacı, Murat, Cinsiyet, Kötülük ve Beden: Femme Fatale İmgesinin Kültürel İnşası, 2019

MİK Portal, Athena’nın Acı İntikamı: Medusa  (Erişim: 14.06.2021)

Wannart – Mitolojide Kadın Karakterler (Erişim 14.06.2021)

 

yazı

Merhaba! Ben Rabia Gül Yazar. Kültür ve iletişim bilimleri üzerine çalışıyorum. Edebiyat, sanat, sinema ve medya incelemeleri yapmayı seviyorum ve bu alanlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir