Toplumsal Standartlarımız: Güzelliğin Cinsiyeti

Toplumsal Standartlarımız: Güzelliğin Cinsiyeti

güzel: (sıfat) Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı:
      Güzel kız. Güzel çiçek.

(isim) Güzel kız veya kadın

TDK- Güncel Türkçe Sözlük

 

Güzellik olgusunun göreceli olduğu, dönemden döneme veya kişiden kişiye değiştiği sıklıkla söylenir. Bununla birlikte bu kavramın toplumsal hayattaki yeri üzerine düşünmek her ne kadar gerekli olsa da kavramın göreliliği bunu bireyler için zorlaştırmaktadır.

Güzellik, iyi, hoş, ahlaklı, doğru düzgün yapılmış, estetik olarak tatmin edici, görgü kurallarına uyan pek çok şeyi işaret eden bir isimdir. Her ne kadar ilk bakışta “güzellik” kavramı ve güzel sıfatı estetik olarak tatmin edici, hoşa giden nesne ve kimseleri nitelemek için kullanılır diye düşünsek de güzellik kavramı toplumumuzda sanattan etiğe “iyi” olan her şeyle özdeşleşmiştir. Güzellik yalnızca belirli bir estetik durumu değil, kelimenin tam anlamıyla üstün olan tüm nitelikleri karşılayacak kadar anlamca genişlemiş ve güzel sıfatı soyut-somut birçok durumu niteler hale gelmiştir.

 

İnci Küpeli Kız/ Vermeer

İnci Küpeli Kız/ Vermeer

 

Güzellik Algısının Değişimi

Umberto Eco Güzelliğin Tarihi eserinde Hesiodos’un Tanrılar tarafından benimsendiğini ifade ettiği ve daha sonraki Yunan ozanları tarafından sıklıkla tekrarlanan “Güzel olan sevilir, güzel olmayan sevilmez.” dizelerine yer verir. Burada asıl önemli olan nokta Antik dönemin estetik ve güzellik kuramından yoksunluğu çerçevesinde Antik Yunan halkının güzelliğe bakışını ifade etmesidir. Antik Çağ’da güzellik, “ılımlılık”, “uyum”, “simetri” gibi değerlerle bir tutulur. Eski Yunan’ın güzellik kavramını değerlendirme ölçütüne Delfoi Kahini’nin bir cevabını örnek gösterir Eco “En güzel, en adil olandır.”  Güzellik, antik çağa günümüz perspektifinden baktığımızda aslında kurgusal olarak karşımıza çıkan bir konsepttir. Yalnızca estetik olan değil, iyi, uyumlu, orantılı olandır. Güzelliğin kıstası filozoflara, sanatçılara ve şairlere göre iyi olanın standartları çerçevesinde belirlenir.

Bu algı binlerce yıl boyunca değişmiş, antik çağdan, ortaçağa, rönesansa ve moderniteye kadar yeni standartlar çerçevesinde şekillenmiştir. Sanatın farklılaşması, modanın gelişimi ve kitle medyası ile medya elitlerinin halka inişi güzellik standartlarının değişmesinde rol sahibidir. Günümüze kadar çoğunlukla medya elitleri ve medya elitlerinin birçoğunun temsil ettiği Batı tipi güzellik algısı -ki bu güzellik biçimi çoğu zaman Batı sanatı ile ilintilidir- günümüzde sosyal medyanın da gelişimi ve üretici/ kullanıcı profilinin öne çıkmasıyla tek bir kaynaktan beslenir olma durumundan çıkmıştır.  Güzellik standartları tahmin edilebilir olmaktan uzak,  yalnızca sinema veya televizyonlarda karşımıza çıkan ya da bize sunulan biçimler olmaktan çıkmış sosyal medyanın bize sağladığı hız konsepti çerçevesinde çok süratli bir biçimde değişen ve yıkılıp yenilenebilen çok temsilli bir hale gelmiştir.

Güzelliğin Bir Cinsiyeti Var Mıdır?

“Erkeklerden daha çok kadınlarda somutlaşmaya ve erkekleri alabildiğince hoşnut etmeye yöneltilmiş bir parıltı”

C.H. Agrippa

Modern güzellik algımız çoğunlukla zarafeti ve kusursuzluğu bir araya getirir. Bu açıdan güzellik büyük ölçüde dişileştirilir. Böylece güzellik kadınları yükseltecek bir özellik olarak görülmeye başlar ve onun değerini arttıracak bir özellik halini alır. Kadının modern toplumdaki statüsü bu şekilde yükselmiş olur fakat bu yükseliş kadının yine de erkeğin astı olduğu, yüz yıllarca şeytanlaştırılan kadın için kötünün iyisi olabilecek bir yükseliştir.

Sanat tarihine kısaca göz atarak yalnızca birkaç ünlü tabloyu göz önüne getirerek devam edelim erkekler çoğunlukla savaşta, güçlü, korku salan, yıkıcı bir biçimde tasvir edilir. Bunun yanında kadın, Venüs’ün bir yansımasıdır, ışıl ışıl ve güzeldir. Temsil ne kadar güzelse dişi birey o denli tanrısaldır gözümüzde. Bu noktada ışığın ve renklerin rollerinin de önemi artmıştır fakat sanatla birlikte, ikinci cins olmaktan çıkan kadın artık güzel cins haline gelmiş ve güzellik onunla daha doğrusu onun bedeniyle özdeşleşmiştir. Bu durum kadın ve erkek arasındaki rollerin keskin bir şekilde ayrılmasını desteklemiş ve modern toplumsal cinsiyet rollerini büyük ölçüde beslemiştir. Artık gücü temsil eden erkeğe ev dışında olma görevi düşerken güzelliğin temsili olan kadına ev içinde olmak ve büyük ölçüde erkeği memnun etmek rolü düşer. Kadın artık yalnızca güzelliğin temsili olarak kendine yer bulmaz, güzellik kadını bir sorumluluğu toplumun ondan bir beklentisi haline gelir. Toplumsal hayat içinde bu anlayış normalleşmiş, yalnızca bedenen karşılanması gereken bir sorumluluk olmaktan çıkmış ve kadınların hal, tavır ve davranışlarının da belirli kalıplara sokulmasıyla neticelenmiştir. Böylelikle kadın ve erkek rolleri arasındaki ayrım daha da kesinleşir ve kendini hayatın her alanında yeniden üretir.

Yaklaşık 30 yıl önce Naomi Wolf  “The Beauty Myth” adlı kitabını yayınlamış ve güzellik standartlarının kadınları kontrol altında tutmanın bir yolu olduğu iddiasını tartışmıştır. Bu görüşü test etmek için yapılan bir araştırma, güzellik standartlarının cinsiyetçilik temelli olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle iş hayatında ayrımcılığın altındaki sebeplerden biri olan bu durum güzellik standartlarına uymayan kadınların ciddiye alınmaması gibi sonuçların doğduğunu da gözler önüne sermektedir. Bu standartların eşitliğin önünde bir engel oluşturduğunu savunur.

Bu yazıyı okumayı bitirdikten sonra Google görsel aramalarda “güzel” ve “güzellik” kelimelerini aratabilirsiniz. Aynı kelimeleri İngilizce olarak da aratabilirsiniz. Sonuç değişmiyor, özellikle “güzellik” kavramı ile alakalı arama yaptığınızda karşılaşacağınız sonuçların neredeyse tamamı kadın oyuncular, modeller, kadın modellere ait stok görseller veya kozmetik ürünler…


Kaynakça

Eco, Umberto, Güzelliğin Tarihi, Doğan Egmont Yayıncılık

Forbes, Elsesser Kim, The Link Between Beauty And The Gender Gap

Vigarello, Georges, Güzelliği Tarihi

yazı

Merhaba! Ben Rabia Gül Yazar. Kültür ve iletişim bilimleri üzerine çalışıyorum. Edebiyat, sanat, sinema ve medya incelemeleri yapmayı seviyorum ve bu alanlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir