Eğitimden Beklentiler ve Teknoloji Eğitimi

Eğitimden Beklentiler ve Teknoloji Eğitimi

Günümüzde teknoloji ve küreselleşmenin etkisi ile hızlı bir dönüşüm yaşanmaktadır. Bu dönüşüm Covid-19 pandemisi ile daha da hızlanmış, iş ve gündelik hayatı etkilediği gibi eğitim alanına da etkisi oldukça büyük olmuştur.


Geçmişten günümüze baktığımızda, eğitimin felsefesi ve tanımının değiştiğini görmekteyiz. Çalık ve Sezgin’e (2005) göre sadece eğitim değil, onun içerisinde barındırmış olduğu; okul, öğretim programları, öğretmen, anne baba ve öğrenci tanımı da değişmektedir. Çünkü okul ve eğitim ortamları olumlu ya da olumsuz niteliği tartışılabilir bir şekilde mevcut işgücü piyasasına göre şekillenmektedir. Bilgiye erişimin sınırlı olduğu ve okulda öğretmenin aktardığı bilginin yeterli sayıldığı noktadan, bilgiye ulaşmanın saliselerle ifade edildiği günümüze gelindiğinde, eğitimin merkezine öğrenci geçmiş ve öğrencinin mevcut bilgiyi kullanıp onu yeni bir bilgi haline getirmesi önem taşır hale gelmiştir.

Dünden bugüne eğitimin amaçları incelendiğinde; filozof ve eğitim kuramcısı olan John Dewey, 1934 yılında; toplumun bir üyesi haline gelmek isteyen gençlere, ihtiyaçları olan şeyi vermenin en doğru yolunun onların düzenli ve ardışık olan bir eğitim sisteminin içinde yer almalarını sağlamakla mümkün olabileceği düşüncesini belirtmiştir. Amerikan yurttaş hakları hareketi önderi Dr. Martin Luther King Jr. ise 1948’de eğitimin amacını yoğun ve eleştirel düşünmeyi öğretmek olarak belirtmiştir. Eğitimciler için öğrenci başarısını destekleyecek yenilikçi programlar ve hizmetler geliştirmek amacı taşıyan Denetim ve Müfredat Geliştirme Derneği (Association for Supervision and Curriculum Development) (ASCD), okulun esas amacını her öğrencinin demokratik bir toplumda ahlaki, yaratıcı ve üretken yaşayabilmek için mümkün olan en fazla gelişimini sağlamak olarak tanımlamıştır (Van Til, 1986). Bu kurumun sekreteri Margaret Ammons 1964’de eğitimin amaçlarının zamanla değişebileceğini belirtmiş ve bu amacın okuryazar toplum yaratmaktan öğrenme toplumu yaratmak olarak değiştiğine işaret etmiştir. 1991 yılına geldiğimizde, aynı derneğin başkanı olan Arthur Wellesley Foshay eğitimin antik zamanlardan beri devam eden amacının “insan olmanın ne anlama geldiği” bilincini kazandırmak olduğunu söylemiştir. Ona göre zekâyı geliştirmek, sosyal ihtiyaçları karşılamak, ekonomiye katkıda bulunmak, etkili bir işgücü yaratmak, öğrencileri bir işi ya da kariyer için hazırlamak, özel bir sosyal ya da politik sistemi desteklemek eğitimin özel amaçlarını oluştururken; daha geniş hümanisttik amaçlar, bunların hepsini içermekte ve bunları aşmaktadır.

Günümüze yakın tarihlere baktığımızda, 2016’da Nicholas Negroponte yoksulluğun yok edilmesi, sürdürülebilir barışın oluşturulması, enerji sağlama problemleri gibi küresel sorunlar için çözümlerin her zaman eğitimi içerdiğine dikkat çekmiştir (Anukaenyi, Obiozor, John-Akamelu ve Koledoye, 2016). 1950’lerden günümüze kadar olan süreçte eğitimin amacının ortaklaştığı noktalar olduğu kadar farklılıkları da vardır. Ancak bu tarih çizelgesinde net olarak görülen, eğitimin amacının ve tanımının gittikçe karmaşıklaştığıdır. Eğitim antik çağlarda hayatta kalma becerisini gelecek nesillere aktarma amacı taşırken günümüzde, çözülmesi oldukça güç olan küresel problemlerin ortadan kaldırılması gibi büyük bir misyon üstlenmiştir. Tarih boyunca toplumlar üç kırılma noktası yaşamıştır. Bunlara yönelik eğitim çerçevesinde Trilling ve Fadel’in (2009) belirtiği farklılıklar tabloda belirtilmiştir.

Trilling, B., & Fadel, C. (2009). Society’s Educational Goals Throughout the Ages (s. 14).

Geçmişten günümüze dünya üç büyük kırınım noktasından geçmiştir. Bunlar sonucunda da tarım toplumu, endüstri toplumu ve bilgi toplumu ortaya çıkmıştır. Trilling ve Fadel’e göre (2009) tarım toplumunda eğitimin amacı, bireyin yiyecek yetiştirmesini sağlamak, temel ihtiyaçlar için araç gereç yapmak ve ev ekonomisine katkıda bulunmaktır. Endüstri toplumundaki eğitimin amacı, meslek bilgisi ile topluma hizmet etmek, mühendislik ve bilim uygulamalarına katkıda bulunmak, üretim zincirinin bir parçası olmaktır.

Günümüz toplumu olan bilgi toplumunda eğitimin amacı ise küresel bilgiye katkıda bulunmak, teknoloji gücü ile problemleri çözmek ve yeni hizmetler oluşturmaktır. Günümüzde sanayi toplumu ve bilgi toplumu geçişini yaşamaktayız. Hesapçıoğlu’na (1996) göre sanayi toplumunda geçerli olan eğitim yaklaşımı, sınıflar ortamında ders yapma, bireysel çalışma, bilginin merkezi olan bir öğretmen, sabit bir içerik ve homojenlik üzerine kurulu iken; bilgi toplumuna yönlendiren eğitim yaklaşımı, bireysel araştırma, ekiple işbirliği halinde öğrenme, rehber rolünde bir öğretmen, hızla gelişen esnek içerik ve çeşitlilik üzerine kuruludur. Bir toplum bu iki durum arasında geçişi ne kadar hızlı ve etkili yapabilirse o kadar başarılı olacaktır. Bilgi toplumunun gerektirdiği çeşitli kültürlere saygılı, var olan bilgiyi inovasyon amacı ile kullanan, vatandaşlık sorumluluklarını etkili bir şekilde yerine getiren, yaşam boyu öğrenme için teknolojiyi etkili kullanan, yaratıcı düşüme becerileri yüksek ve yenilikçi bireyler ancak buna yönelik eğitim sistemleri ve yaklaşımları ile yetiştirilebilir. O nedenle bu geçişi olabildiğince hızlı ve etkin bir şekilde yapmalıyız. Bu nedenle eğitim süreçlerine bilgi iletişim teknolojilerini mutlaka dâhil etmeli ve geleceğin çalışanlarının bizi doğru bir yere götürdüklerinden emin olmalıyız.

Bilgi toplumunun bireylerinin küresel bilgiye katkıda bulunması, ihtiyaçları karşılamak ve problemleri çözmek için yeni hizmetler oluşturması, kendini geliştirme ve yaşam boyu öğrenme sürecini destekleme konusunda teknolojiyi ve bilgi araçlarını kullanması, bir alandaki geleneksel bilgiyi hızlı bir şekilde öğrenmesi ve yeni bilgi ve inovasyon yaratmak amacıyla uygulaması gerekmektedir. Bu toplumun gittikçe küreselleşen dünyamızda çok çeşitli kültürler ve geleneklere saygı duyması, çok kültürlü deneyimler içinde yer alması gerekmektedir. Tüm bunları yapabilmesi için de teknolojiyi doğru ve verimli bir şekilde kullanması gerekmektedir. Bu nedenle mevcut eğitim uygulamalarına teknoloji ve teknolojinin doğru kullanımı dâhil edilmelidir.

Kaynakça

  • Anukaenyi, B. O., Obiozor, W. E., John-Akamelu, C. R. ve Koledoye, L. (2016). Emerging trends in planning and adimistration of higher education programmes in Nigeria NIGERIA. European Journal of Education Studies.
  • Çalık, T., & Sezgin, F. (2005). Küreselleşme, bilgi toplumu ve eğitim. Kastamonu Eğitim Dergisi, 13(1), 55-66.
  • Hesapçıoğlu, M. (1996). Bilgi toplumunda eğitim ve okulun geleceğine ilişkin düşünceler. Yeni Türkiye Dergisi Eğitim Özel Sayısı, 2(7), 21-28.
  • Trilling, B. ve Fadel, C. (2009). 21st century skills: Learning for life in our times: John Wiley & Sons.
  • Van Til, W. (1986). ASCD in Retrospect. Contributions to the History of the Association for Supervision and Curriculum Development: ERIC.
yazı

Merhaba, ben 1990 yılında Ankara’da doğdum. Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Eğitiminde Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi bitirdim ve şu an aynı üniversitede fen bilimleri eğitiminde doktora programına devam ediyorum. Üniversite eğitimime başladığım zamandan beri aktif olarak fen bilimleri öğretmenliği yapıyorum. Eğitim dışında kalan zamanlarımda fotoğraf çekmekten, resim yapmaktan ve gitar çalmaktan hoşlanıyorum. Aynı zamanda kitap okumayı çok sevdiğim için bir sanat sayfasına kitap inceleme yazıları çıkarıyorum. Hem aldığım eğitim, hem de alanım gereği öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı çok seviyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir